İçeriklerimizi okumaya vaktiniz olmadığını düşünüyorsanız, dinlemeyi tercih edebilirsiniz. Sizin için seslendirdik..SoundCloud için, Spotify için bağlantıları kullanabilirsiniz.
Herkese merhaba! Sürdürülebilir kent anlayışının ivmelenerek uygulamaya alınması pandeminin bir sonucu olarak hayata geçebilir mi? Ekoloji sorunları merkeze alınarak geliştirilmiş bir kent hangi özelliklerde olabilir? Gelin, bu soruların cevabını okuyalım/dinleyelim. Sevgi ve iyilikle, yeşil kalın.
Prof. Dr. Osman Balabay’a göre pandemiye neden olan kök sorun endüstri devriminden beri hız kesmeyen ekoloji yıkımıdır. Bu yıkımın bir parçası olarak görülen süreçte, sürecin bize öğretmek istediği şeyden tamamıyla tezat olan uygulamalar görüldü. Kentlerin sürdürülebilir olabilmesi, her türlü olasılığın düşünülerek insan ve doğa temelli tasarlanmasının önemini ortaya çıkarmak yerine geçici çözümler üretildi. Bu durumda sürdürülebilir kentlerden beklenilen özellikler şu şekilde sıralanabilir;
- Kendine Yeterlilik: Kentlerin gıda, su, enerji gibi temel gerekliliklerini kendi içinde karşılayabilmesi bekleniyor. Dışarıya bağımlılığın azaltılması, yerel kaynakların korunması ve işletilmesi kentin kendine yeterli olmasını sağlayabilecektir.
- Fiziksel Yakınlık: “15 dakika kenti” olarak da ifade edilen bu özellik insanların konutları ve ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri alanlar arasındaki fiziksel mesafenin en aza indirilmesini amaçlıyor.
- Çok Merkezlilik: Fiziksel yakınlık özelliğinin bir parçası olan çok merkezlilik özelliği sayesinde bir kentte yoğun kalabalıklar halinde hareket etmenin önüne geçilmesini sağlıyor.
- Çok Sektörlülük: Kentlerde yaşamını sürdüren insanların refah seviyesini belirli bir düzeyde tutabilmek ve dolayısıyla kent ekonomisini geliştirmek amacıyla iş alanlarının geniş yelpazeli olması bekleniyor.
- Doğayla Gerçek Uyum: Kentlerin genişledikçe doğayı tahrip ederek hız kazanmaları bugün iklim krizi başta olmak üzere birçok sorunla uğraşmamızın temel sebeplerinden biri. Bu nedenle “yıkıcı değil yapıcı” çözümleri hayata geçirecek bir kent sürdürülebilirliğin temel niteliklerinden sonuncusu olarak karşımıza çıkıyor.
Gündem
İngiltere’de yapılan bir ankete göre, bulgular iklim krizinin her geçen gün gençlerin ruh sağlığına daha fazla zarar verdiğini ortaya koyuyor. Araştırmayı yürüten Royal College of Psychiatrists’e göre çocuklarda ve gençlerde gözlemlenen eko-anksiyete genel nüfustan çok daha yüksek. Haberin devamına bağlantıya tıklayarak ulaşabilirsiniz.
Hadi Keşfedelim!
Zamanında “yüzyılın buluşu” olarak değerlendirilen ancak bugün dünyanın en büyük problemlerinden birine dönüşen plastiğin tarihçesini biliyor musunuz? İlk plastik, ilkel çağlarda yumurta, süt ve kan gibi doğal gereçlerle yapılmıştır ancak bildiğimiz anlamda ilk plastik 1907 yılında ‘plastik’ terimini kullanan Leo Baekeland tarafından bulunmuştur. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra ise ülkeler plastiğin seri üretimine geçti ve insanlık plastik sayesinde her şeyi daha ucuz bir fiyata elde eder oldu. Bununla birlikte bu plastik üreticileri bir konuyu öngöremediler. Çoğu plastik ürünü doğal bozulma sürecine dayanıklıdır ve çok uzun zaman içerisinde bile doğada kalmaya devam edebilir. Bundan dolayı günümüz okyanuslarında çöp yığınları oluşmuştur ve plastik geleceğimizi ciddi anlamda tehdit eden bir unsur haline dönüşmüştür.
Yazar: Aslı
Editör: Zeynep
Seslendiren: Okan
“Hadi Keşfedelim” Yazarı: Naz
Kaynak: I
Fotoğraf: Unsplash üzerinden Glen Jackson