Yerin Altında Mı Bırakmalıyız?

İçeriklerimizi okumaya vaktiniz olmadığını düşünüyorsanız, dinlemeyi tercih edebilirsiniz. Sizin için seslendirdik. SoundCloud için, Spotify için bağlantılarını kullanabilirsiniz.

Herkese merhaba! Madencilik sektöründe yer seçme şansının olmaması, madenlerin oluştukları yerde üretilmesini zorunlu kılmakta fakat beraberinde olumsuz çevresel etkilere sebep olmaktadır. Bu yüzden sürdürülebilir maden faaliyetleri için sağlıklı kanunlara ihtiyaç duymaktayız. Peki, mevcut Maden Kanunu’nun çevre hassasiyeti hangi düzeydedir? Hazırsanız hep birlikte inceleyelim. Sevgi ve iyilikle, yeşil kalın.

Madencilik sektöründen kaynaklanan çevresel, ekonomik, teknik problemler öngörülen tesisin izin ve ruhsat aşamasından başlamaktadır. Genel olarak ele aldığımızda madencilik, yer seçme şansı olmaması ve madenlerin oluştukları yerde üretilmesinin zorunlu kılınması sebeplerinden ötürü diğer sektörlerden ayrılmaktadır. Bununla beraber Maden Kanunu’nun bu hassasiyete paralel olarak izin ve ruhsat alacak gerçek veya tüzel kişilere teknik gereklilikler sunacağı bir maddesi olmalıdır. Öyle ki, teknik yeterliliğin olmaması ve yanlış yönetim uygulanmasıyla var olan “zengin” kaynağı yerinden etmek de olası bir sonuçtur. Mevcut kanun kapsamında orman, milli parklar, tarım alanları, su havzaları ve sit alanlarında madencilik faaliyetlerinin hangi kriterlere göre yürütüleceği ile ilgili görüşün Bakanlıkça hükmünün verilmesi, kamu yararını ve idari kararları düşündüğümüzde çatışmaya ve karmaşaya sebep olabilecek bir ortam hazırlamaktadır. Diğer sektörler için gereklilikler tek bir şartlar bütünlülüğüyle sağlanabiliyorken, madencilik faaliyetleri için uygulamaya göre koşul değişikliği anlayışı, dünya iklim krizi ile boğuşmaya çalışırken önceliklerin hangisi olması gerektiğine dair düşünceler üretmektedir. Son zamanlarda gündemde olan konulardan biri; maden işletmelerine, ilgili yönetmeliklere uygun olmaması sebebiyle faaliyetin durdurulması sürecine ek af süreleri eklenerek, uygunsuzluğun devam edilmesine yol açılması konusudur. Bunlar gibi pek çok örnek bilirkişiler tarafından sıralanmaktadır. Kısaca “Bir kanun maddesi, başka bir kanun maddesinden var olmaksızın kaçmaya çalışmaktadır.” demek mümkündür.

Yazar: Aslı

Editör: Zeynep

Fotoğraf: Unsplash üzerinden Casey Horner

Kaynak: I II

Gündem

Yeni bir çalışmaya göre, plastik biberonların sıcak su ile dezenfeksiyonundan kaynaklı olarak bebeklerin 4 bin ile 14 bin arasında mikroplastik yuttukları belirlendi. Haberin detayını öğrenmek için bağlantıya tıklayabilirsiniz.

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Twitter picture

You are commenting using your Twitter account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s

search previous next tag category expand menu location phone mail time cart zoom edit close