Plastik Poşetlere Önlem Alınmaya Çalışılıyor, Peki Ya Poşet Çaylar?

 

Herkese merhaba! Gelin bugün bir market alışverişine çıkalım. Her zaman gittiğiniz marketi varsayalım. Kapıdan içeri girdiniz. Solunuzda meyve-sebze reyonu, ayrı ayrı plastik köpüklere koyulmuş ve paketlenmiş malzemeler. İlerlediniz, çeşitli renk ve ebatta plastik ambalajlı sütler. Devam ediyorsunuz, buzdolabına vardınız, yine çeşitli renk ve ebatlarda plastik ambalajlı peynir ve yoğurt kutuları. Buraları hepimiz biliyoruz diyeceksiniz. Şimdi ise çay bölümüne geldiniz. Her zaman aldığınız markanın sallama çay paketini elinize aldınız. Dış ambalajı dışında sorun yok diye düşündünüz…Acaba ne kadar doğru?

Geçtiğimiz Eylül ayında Kanada’da yapılan çalışmalara göre ( https://pubs.acs.org/doi/10.1021/acs.est.9b02540bu sorunun cevabı oldukça net. 
Tüketim alışkanlıklarımızın değişmeye başlaması ve ‘’kullanım kolaylığı’’ sağlamalarıyla poşet çaylar, eklediğimiz suyun yaklaşık 95°C olmasıyla bünyesindeki mikroplastikleri biraz sonra içmekte olacağımız ‘’sıvıya’’ salıyor. Kanadalı bilim insanları poşet çayların mikroplastikle kirlettiği sulara su pireleri enjekte ederek, su pirelerinin davranış ve gelişimlerinde birtakım değişiklikler meydana geldiğini gözlemledi. 

İcadından 111 yıl sonra yapılan bu araştırmaya bakılırsa geç kaldığımız kabul edilmesi gereken bir gerçek. Hatta Hürriyet’in 12 yıl öncesine ait bir haberinde (http://www.hurriyet.com.tr/dunyanin-ikinci-caykolik-ulkesiyiz-poset-e-140-milyon-dolar-veriyoruz-7027042 ), çeşitli meyve ve bitki aromalı poşet çayların sağlıklı yaşam trendini artırmaya yönelik teşvik sağladığı belirtiliyor. Çoğu insanın doğru bildiği bu yanlışın siz de farkına vararak, çevrenizi uyarabilirsiniz.

Aslında poşet çayların bulunma hikayesi de oldukça ilginç. Times gazetesine göre bundan 111 yıl önce New Yorklu kahve tüccarı Thomas Sullivan çay ticaretine girişmiş ve zamanla işleri iyi gitmemiş. Müşterilerine gönderdiği eşantiyonları tasarruf yapmak düşüncesiyle küçültmeye karar vermiş ve minik ipek poşetlere koymaya başlamış. Poşetini kesip içindeki çayı demliğe koymalarını bekleyen Sullivan’ı, müşterileri oldukça farklı anlayarak poşetiyle birlikte demlemeye başlamışlar. Bu icat kısa zamanda ABD’de yayılmış ve ipek poşetler 1930’da yerini kağıda bırakmış.
Yapılan çalışmalar gösteriyor ki, tesadüfi bir yanlış anlaşılma ile hayatlarımıza giren poşet çaylardan her içişimizde 13 milyon mikroplastiği de vücudumuza almış oluyoruz. Etkileri henüz ispatlanamayan mikroplastik içerikli ürünleri gündelik hayatımızda farkında olmasak da zaten fazlasıyla kullanıyoruz. O zaman var mısınız artık etkilerini bildiğimiz ürünleri hayatlarımızda kısıtlamaya?  

Yazar: Aslı Turan
Yararlanılan Kaynak: https://yesilgazete.org/blog/2019/09/28/geleneksel-yasa-hem-dogayi-hem-kendini-koru/

search previous next tag category expand menu location phone mail time cart zoom edit close